30 Kasım 2011 Çarşamba
ÇAM AĞACI SÜSLEDİK
21 Kasım 2011 Pazartesi
BAYRAM HEDİYELERİM:)
Banuca Bir Şeyler isimli bloğu duymayanınız var mı acaba? Eee duymayanlar varsa burdan öğrenirler artık:)
5 Kasım 2011 Cumartesi
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
29 Ekim 2011 Cumartesi
YAŞASIN CUMHURİYET
19 Ekim 2011 Çarşamba
:(...
12 Ekim 2011 Çarşamba
HEDİYE ÇEKİLİŞİ
28 Eylül 2011 Çarşamba
EMZİK HİKAYEMİZ VE KEÇE EMZİK ASKISI
27 Eylül 2011 Salı
LOHUSA TACIM
26 Eylül 2011 Pazartesi
BEBEK ŞEKERİ SEPETİ
Sepetin tabanına göre kestiğim kalın beyaz keçennin etrafına, ucuna mavi organze şerit geçirerek büzdürdüğüm tülden iki kat diktim. Sepetimizin sapına beyaz ve mavi organze şeriti doladım. Üzerinde sevimli figürler bulunan minik mandalları sepetimizin sapına taktım. Veee bebek şekerlerimiz için sepetimiz hazır olmuş oldu.
18 Temmuz 2011 Pazartesi
BEBEK ŞEKERLERİMİZDEN ALMAZ MIYDINIZ?
Etiketlerini kendim bilgisayarda renkli olarak hazırlamıştım ama evdeki hesap çarşıya uymadı malesef. Evdeki yazıcımız siyah- beyaz. Etiketlerin basımını doğum iznine ayrılmadan önceki haftaya bırakmıştım. Doğum iznine de bir hafta önce ayrılınca etiketleri evde basmak zorunda kaldım. O yüzden renkli olamadılar. Etiketlerimizin orjinal hali bu şekildeydi. Burdan paylaşalım da içimizde kalmasın değil mi :)
Tombiş Ayıcık |
Biberonlu Ayıcık |
Küçük oğlan çocuğu (Benim oğluşuma mı benziyor ne. Benim prensim de şarışın :) ) |
Önlüğümüz |
Bebiş arabamız |
Bu da kolajlanmış haldeki toplu görüntüleri |
Haydi sevgiyle kalın. Ben de oğluşumla biraz oynayayım...

15 Temmuz 2011 Cuma
11 Temmuz 2011 Pazartesi
TARİH 18 ŞUBAT 2011 (Doğum Hikayemiz)
20 Mayıs 2011 Cuma
MEHMET EMİR'Lİ 3. AY
Zaman su gibi akıp geçiyor. Tatlı oğlum Mehmet Emir dünyaya geleli 3 ay oldu bile. İnanın insan nasıl geçtiğini bile anlayamıyor. Bir taraftan ilk doğduğu günlere kıyasla kocaman oldu oğluşum. Kucağıma aldığımda artık kollarımdan taşıyor:) Bir taraftan da kocaman dünyada 3 aylık hayatıyla mimiminnacık benim yavrum. Allahın izniyle daha yaşayacağımız çok uzun ve güzel günler var önümüzde...
Günlerim Emir'le dolu dolu geçiyor hep. Tabi bir yandan ev işleri ve açık öğretim sınavlarına da hazırlandığım için bloğuma vakit ayıramıyorum. Emir'in uyku vakitlerinde işlerimi halledip biraz da sınavlara hazırlık yapıyorum. Mayısın 28-29'undaki sınavları atlattıktan sonra 2 haftalık bir tatil planı içindeyiz. Daha doğrusu memlekete gitmeyi istiyoruz. Emir'i daha onu görmeyen eş,dost, akraba ile tanıştıracağız:) Daha Konya'da da Emir'le tanışmayı bekleyen dost ve arkadaşlarımız da var. Özellikle iş yerindeki arkadaşlarım. Emir de sizlerle tanışmak için sabırsızlanıyor ancak şu yoğun günler ve memleket gezisinden sonra inşallah.
Sonrasında bloğuma daha çok yazacak şeyim ve zamanım olacak. Bunların başında Emir'le doğum hikayemiz ve Emir için yaptığım küçük hazırlıklar geliyor. Aslında bunları sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum ama biraz daha vakit var. İnşallah bomba gibi geri dönücem:)
Bir de eklemek istediğim bir şey daha var. 1 yıl süreyle (bir aksilik olmazsa) inşallah oğlumu kendim büyüteceğim. Yani ücretsiz izne ayrılmış bulunuyorum. Dünyaya yeni gelen minicik bir yavrunun ilk yıllarında dünya ile bağını kurmasına yardımcı olacak kişiler anne-babası ve daha çok da annesi. Dolayısıyla Emir'in ilk yılında ona ne kadar vakit ayırabilir, onun ne kadar yanında olabilirsem ilerleyen dönemlerde onun hem ruhsal hem fiziksel olarak daha sağlıklı bir birey olarak yetişmesinde katkımın olacağını düşünüyorum. İnşallah ilk dişine, ilk adımına, ilk kelimelerine şahit olacağım bu bir yıllık süreç küçük ailemiz için güzel geçer.
Tekrar görüşene dek şimdilik hoşçakalın...
8 Mayıs 2011 Pazar
ANNE OLMAK...
Bu sene anneler günü benim için daha bir anlamlı, daha bir özel, daha bir başka...
Çünkü bu sene ben de bir anneyim.
Küçük bir mucizeye tanıklık ediyor olmanın verdiği hazzı, insanın içinde yavrusuna karşı coşan sevgi şelalelerini, gülümsemesiyle size dünyaları hediye edişini, bir dokunuşun, bir bakışın size neler neler kattığını ve daha bir çok şeyi bir arada yaşamayı yani anne olmayı tarif etmek imkansız. Sadece yaşanabilecek bir duygu bence.
Her sene annemi arar anneler gününü kutlardım. Mutlu olurdum:) Mutlu olurdu:)
Bir çocuk olarak mutlu olmakla, bir anne olarak mutlu olmanın farkını bu sene anladım.
Canım Mehmet Emir'imin dünyaya gelmesiyle anladım.
O uyurken, bir film seyreder gibi yüzünü seyretminin verdiği hazdan anladım.
O ağlayınca, içimin cız etmesinden, benim canımın daha çok yanmasından anladım.
O gülünce, kalbimin taşıyamayacağı kadar mutlulukla dolmasından anladım.
...
Kısacası o bana anne olmanın ne demek olduğunu anlattı.
Mehmet Emir, güzel yavrum, seninle 2 ay 20 günden beri yan yana, koyun koyuna, kucak kucağayız. Bu benim ilk anneler günüm. Anne olmanın günü olmaz gerçi ama başkaymış bu günde anne olmanın verdiği haz. İyi ki varsın Annecim. İyi ki dünyaya gelmişsin. İyi ki Allahım seni bana göndermiş.
İnşallah bundan sonra da seninle nice anneler gününü kutlarız. Her ne kadar bu sene baban senin adına bana güzel bir anneler günü hediyesi almış olsa da senin minicik ellerinden alacağım bir kır çiceğini ve minicik dudakların arasından çıkacak "Canım annecim, anneler günün kutlu olsun" diyeceğin günleri sabırsızlıkla bekliyorum.
Seni çoooooooooooooook ama çoooooooooooook SEVİYORUM canım OĞLUM.
Veeeeeeee bütün anneler, anne olmayı bekleyenler sizin de anneler gününüz kutlu olsun...
Dip Not:
Mehmet Emir 18 Şubat 2011 günü dünyaya geldi. Biliyorum Mehmet Emir'in doğacağı haberini paylaştığım o günden bu yana bloğuma hiç bir post ekleyemedim. Hem yeni bir hayata alışıyor olmanın verdiği telaş, zamansızlık, hem de blog yasağının araya girmiş olması beni biraz bloğumdan uzaklaştırmıştı. Artık yeni hayatımıza alıştık ve blog yasakları da kalktı. İnşallah bundan sonra daha çok paylaşımlarla bloğumda olmaya devam edeceğim.
14 Şubat 2011 Pazartesi
GÜZEL BİR GÜNDE GÜZEL BİR HABER
Peygamber Efendimizin dünyaya geldiği gün. Öncelikle herkesin bu özel günü hayırlı olsun. Allah bu güzel günde yapacağınız tüm dualarınızı kabul eder inşallah.
Bugünün benim için ikinci güzel yanı ise Oğlumuz Mehmet Emir'in 18 Şubat 2011 Cuma günü aramıza katılacak olmasını öğrenmiş olmam. Yani oğlum 4 gün sonra Allah nasip ederse artık göbişimde değil kucağımda olacak.
Bebeğimi normal bir şekilde dünyaya getirmeyi çok isterdim. Ama malesef tıbbi nedenlerden dolayı cerrahi operasyonla dünyaya gelmek zorunda kalacak yavrum. İnşallah oğlumun doğumunu uzun uzun yazma fırsatım olur.
Şimdilik hem kandilinizi kutlayayım hem de benim için mutluluk verici bu haberi sizinle paylaşayım istedim.
Oğlum Mehmet Emir'e Not:
Az kaldı annecim. 4 gün. Sadece 4 gün sonra kollarımın arasında olacaksın. Küçücük gözlerini, burnunu, ağzını, yüzünü, ellerini, ayaklarını, bedenini artık merak etmek zorunda olmadan doya doya görebilecek, kucaklayabileceğim seni. Çok yakında...
Geliş tarihini öğrenmek, baban ve benim daha çok heyecanlanmamıza neden oldu. Sanırım bu heyecan 18 Şubat 2011 Cuma gününe kadar katlanarak artacak. Seni şimdiden çoooooook seven annen ve baban gelmeni dört gözle bekliyor...
Sevgiyle kal bebeğim...
7 Şubat 2011 Pazartesi
BANYO ZAMANI...
Daha önce de buna benzer bir kutu çalışmam daha olmuştu. Görmek için tık tık lütfen:)
Aynı kutunun değişik boylarından bir kaç tane daha yapmıştım. Yünler, hobi malzemeleri, dikiş malzemelerimi bu kutular topluyor.
Oğlum için yaptığım kutumuz da bu işte. Banyo zamanı gelince elimizin altında olacak hepsi.
3 Şubat 2011 Perşembe
GRİ- KIRMIZI
Başlangıçta oğlumuza alacağımız şeyler için belirli bir konsept ya da renk tercihimiz olmadı. Eşimle birlikte ihtiyaçlarımızı alırken sadece gözümüze güzel, sevimli görünen şeyleri seçtik. Ama alış-veriş ilerledikçe aldığımız çoğu şeyin gri-kırmızı tonlarında olduğunu fark ettik. Sonradan "Eee almışken gri-kırmızı olan olsun" dedik.
İşte oğlumuz için aldığımız gri-kırmızı şeyler;
- Oyun Parkı Yatak
- Taşıma ve Oto Koltuğu
- Bebek Bakım Çantası
- Bebek Battaniyesi
- Veeeee Kıyafetler
2 Şubat 2011 Çarşamba
YALANCIKTAN YAPMIŞ:)

Geçtiğimiz perşembe gecesi yatağa girerken sol kasığımda hafif bir ağrım vardı. Gece herhangi bir şikayetim olmadı ancak sabah uyandığımda ağrının geçmediğini fark ettim. Eşim işe çok erken gittiği için ona bir şey söyleyemedim. Ben de kalkıp işe gittim. Ancak otururken kaybolan ağrım ayağa kalkınca rahatsızlık veriyordu. Mesai arkadaşlarım doktorumla görüşmemi önerdi. Sürekli takiplerimi yaptırdığım doktorumun hastanesinin iş yerime biraz ters olması ve tek başıma gitmek istemeyişim yüzünden iş yerime yakın olan Kadın Doğum Hastanesine müracaat ettim. Burada yapılan usg, nst gibi tetkikler sonucunda doktor doğumun yaklaştığını istersem hastaneye yatırabileceğini istersem evde istirahat edip doğuma yönelik belirtiler başlayınca hastaneye müracaat edebileceğimi söyledi. Ben de kendi doktoruma gitmeyi tercih ettim.
Eşime haber verdim ve birlikte kendi doktoruma gittik. Orada da yapılan tetkikler sonucu doktorum da hemen hemen aynı şeyleri söyledi. Ancak rahimde bir açılma söz konusu olmadığı için hastaneye yatıp yatmamayı bana bıraktı. Eve gidip istirahat etmeyi tercih ettim. Doktorum, gece şikayetlerin artarsa mutlaka geliyorsun, ancak şikayetlerinde azalma veya tamamen geçme dahi olsa yarın mutlaka kontrole geliyorsun diyerek beni eve gönderdi.
Tabi bu arada erken doğuma riskine karşı, bebeğin ciğerlerini geliştirecek bir tedavi uygulandı. Ertesi günü yine doktoruma giderek gerekli kontrolleri yaptırdım. Bu sırada benim şikayetlerim ortadan kalkmıştı. Doktorum da gelişmelerin normal oduğunu ve beni 1 hafta sonra tekrar görmek istediğini söyledi. Biz de bunun üzerine gönül rahatlığıyla evimize döndük. Yani küçük bey yalancıktan geliyorum dedi bize.
Normal şartlarda 32. haftadan 37. haftaya kadar doğum iznimi doğum sonrası için aktarmıştım. Yani bu haftayı da çalışarak geçirmem gerekiyordu. Ancak küçük bey buna müsade etmedi. Doğum sonrasına 4 hafta iznimi aktarmış oldum. Buna da şükür diyerek artık doğum öncesi iznime başlamış bulunuyorum.
Aslında doğum iznine ayrıldıktan sonra bebeğim için yapmak istediğim o kadar şey vardı ki, hamileliğin son aşamalarının verdiği ağırlık buna izin vermiyor. Kendimi yormadan yapabildiğim kadarını yapmaya çalışacağım. Ama herşeyden önce bebeğimle kendi sağlığımıza dikkat etmem gerekiyor. Sağlık olduktan sonra diğer şeylerin önemi yok diye düşünüyorum.
Bir taraftan bunları yazarken diğer taraftan da oğlumun tekmelerine maruz kalıyorum. Sanırım kendisini size şikayet etttiğimi fark etti :)
Annecim ben senden hiç şikayetçi olur muyum?
Sen benim ilk göz ağrım, ilk bebeğim, ilk heyecanımsın.
Babanla birlikte seni dört gözle bekliyoruz.
Seni şimdiden öyle çok seviyoruz ki bunu tarif edemem.
Geldiğinde eminim hayatımız daha farklı olacak.
Senden önce ve senden sonra bizim miladımız olacak.
İnşallah salğıklı bir şekilde seni kucağımıza alırız.
Görüşmek üzere bi tanem...(:
17 Ocak 2011 Pazartesi
BEBEK HAZIRLIKLARI 3- BEBEK ŞEKERİ
Sabırsızlıkla beklediğim oğlum için hazırlıklarına başladığım yeni şeylerden biri de bebek şekeri. Geçtiğimiz hafta içinde internetten sipariş ettiğim bebek şekeri malzemeleri, hafta sonu elime ulaştı. Bir kaç eksiklikleri var. Kurdela, badem şekeri, lavanta vs. gibi. Onları da temin edince hızlı bir şekilde bebek şekerlerinin yapımına başlayacağım. Ama ben dayanamadığım için gelen malzemelerimi sizinle paylaşmak istedim. Tabi kısa bir süre sonra da bitmiş hallerini paylaşırım inşallah:)
Malzemelerimin arasında neler mi var?
- Beyaz taşlı tül
- Ahşap mavi renkli stiker
- Beyaz tüy
- Nazar boncuğu
- Raket
- Bebek tulumu şeklinde çubuklu süsler
Bakalım nasıl bir şey ortaya çıkacak...
6 Ocak 2011 Perşembe
KUMAŞ TAVŞANCIK
Oğlum için yapmak istediğim bir diğer proje de kumaş oyuncaklardı. Bu doğrultuda yaptığım ilk oyuncak, kumaş tavşan oldu. Kalıbını portekizli bir ablamızın blogundan aldım. Daha önce de aynı blogtan arkadaşımın oğlu için bir ayıcık yapmıştım. Buraya tık tık yaparak onu da görmeniz mümkün. Bu tavşanı eşimin giymediği bir gömleğinden yaptım. Bir noktada geri dönüşüm olan bir çalışma oldu.
- Tavşanımızın kalıbını öncelikle kağıda aktardım.
- Ardından kalıbı kumaş üzerine aktararak parçaları kestim ve dikerek ters çevirdim.
- Kol ve bacaklarında yarısına kadar elyaf doldurduktan sonra ortadan dikiliyor. Böylece eklem yerleri oluşturulmuş oluyor.
- Sonra tavşanımıza uygun kıyafetler dikiyoruz. Benim tavşanım uzun süre kıyafetsiz kaldı. Çünkü ne yapacağım konusunda karar veremedim. Daha doğrusu beceremediğim için kıyafet dikmek uzun sürdü:(
- Aslında böyle de keyfi yerindeydi tavşancığın ama kış geldi üşümesin diye ona kıyafet dikmek lazımdı.
- Sonunda askılı bir kısa pantolonu oldu tavşanımın:)