31 Aralık 2010 Cuma

MUTLU YILLAR...



2010'un artık son saatlerini yaşıyoruz. İyisiyle kötüsüyle koskocaman bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2011 Allah nasip ederse bana minik bir prens getirecek. Yeni yıldaki dileklerimin çoğu onun için. Ve tabiki ailem, sevdiklerim, dostlarım, arkabalarım, arkadaşlarım... için. Umuyarum ki yeni yıl hepimize sağlık, mutluluk ve güzellikler getirir.
Herkesin yeni yılı kutlu olsun...

29 Aralık 2010 Çarşamba

BEBEK HAZIRLIKLARI 2- EMZİRME YASTIĞI


Bu sıralar faaliyetler var ancak bloğuma bir türlü bunları aktaramıyorum. Bunun nedeni biraz keyifsizlik, isteksizlik, işin getirdiği stres vs. vs. vs.
Umarım bu duygu bunalımını kısa sürede atlatırım. Aslında bebeğimi düşünmek bile beni bu duygulardan uzaklaştırmaya yetiyor ancak bir süre sonra geri geliyorlar. Ben de en iyisi oğlum için hazırladığım emzirme yastığını sizlerle paylaşayım da biraz kafam dağılsın diye düşündüm.

Hamileliğimin ilk dönemlerinden bu yana aklımda olan bir projeydi. Çevremde pek kullananı duymadım ama kullanışlı olacağını düşündüğüm bir ürün bence. Çoğu annenin bebeğini emzirirken kolunu yastıkla desteklediğini görüyorum. Bunun yerine emzirme yastığı edinmenin daha mantıklı olduğu kanaatindeyim. İlerleyen dönemlerde de bebeğin oturmasına yardımcı olacak bu ürünü yapabilmek için yine internette kısa bir araştırma yaptım. Anne-Mimar isimli blog yazarı arkadaşımızın hazırladığı kalıptan yola çıkarak emzirme yastığının önce astarını sonra da fermuarlı kılıfını diktim.

Kumaşını bebe pazeni olarak bilinen kumaştan seçtim. Oldukça basit bir çalışma oldu. Sonucundan memunum. Umarım kullanırken de memnun kalırım.

23 Aralık 2010 Perşembe

TESETTÜR AŞKIN'DAN HEDİYE ÇEKİLİŞİ

Yeni yıla girerken güzel hediyeler almak istemez misiniz?
Tesettür Aşkı güzel bir çanta ve eşarbı yeni yıl çekilişi ile size hediye edebilir.
Eeee ne duruyorsunuz? Hemen siz de katılın;)

ÇOCUK ODALARINA KEÇE KAPI SÜSÜ



Son zamanlarda iş arkadaşlarımla mesai dışı sıklıkla bir araya geliyoruz. Sohbet, muhabbet, pasta, börek derken iyi oluyor:) Stres atıyoruz, kilo alıyoruz. Tabi bunda benim hamile olmamın da büyük katkısı var:) Son buluşmamız da Hatice'nin evinde gerçekleşti. Çocuklarla birlikte oldukça kalabalık bir gruptuk. Yakında benim oğlumda aramıza katılınca nüfus iyice artacak:)

Hatice'nin de Arda isminde yakışıklı bir oğlu var. Buluşmaya giderken Arda için de küçük bir hediye yapmak istedim. Keçelerle uğraşmaktan hoşlandığımı daha önceki burada kırlentlerimi süslediğim yazımda bahsetmiştim. Arda'ya da keçe bir kapı süsü yaptım. Gerçi ben kapı süsü olarak yapmıştım. Ancak Hatice ile sonraki görüşmemizde Arda'nın odasındaki lambaya taktıklarını öğrendim. Bu da güzel bir fikir aslında. Arda'da beğenmiş hediyesini. Eeee ne diyelim güzel ve sağlıklı günlerinde kullanır inşallah...
Bunlarda kapı süsümüzden detaylar.

Arda'nın ismini yıldızlara yazdık:)

KONYA BLOG YAZARLARI BULUŞMASI...



Evet......
Bu gün güzel bir haber aldım. Yetenek.Sizin ve Hilal El Emeği isimli blog yazarları arkadaşlarımız bir etkinlik düzenlemişler. Konyadaki blog yazarlarını buluşturacak bu etkinlik 01.01.2011 tarihinde gerçekleştirilcek. Tüm blog yazarları davetliymiş. Ben de bir aksilik olmazsa katılmayı çok arzu ediyorum.
Eğer sizde katılmak, yeni arkadaşlık edinmek istiyorsanız her iki arkadaşımızın blogunu ziyaret edebilir ve yazılarına yorum bırakabilirsiniz.
Ben şimdiden çok heyecanladım:)
Hadi bakalım görüşmek üzere....

21 Aralık 2010 Salı

OYUN PARKI MI, MOBİLYA BEŞİK Mİ?

Evet yavaş yavaş sonlarına doğru geliyorum hamileliğimin. Bugün itibariyle 30. haftamızı tamamladık. Geriye kaldı 10 hafta.

Bir taraftan da bebek hazırlıkları devam ediyor. Bu ilk bebeğimiz olduğu için eşim ve ben neyi nasıl yapacağımız ve neler almamız gerektiği konusunda oldukça tecrübesiziz. Sürekli internetten, bebeği, çocuğu arkadaşlardan fikirler edinmeye çalışıyorum. Bu sıralarda bebeğimizi yatıracağımız yatak üzerine kafa yormaktayız. Acaba bebeğimiz için oyun parkı şeklinde olan yataklardan mı, yoksa mobilya tarzında olan yataklardan mı almalıyız bir türlü karar veremedik. Ben şık görüntüleri nedeniyle mobilya yataklardan almak istiyorum. Eşim ise pratikliği açısından oyun parkı şeklinde olan yataklardan almamızı istiyor. Geçtiğimiz iki hafta sonu Konya'daki bebek mağazalarını geziyoruz. O kadar çok çeşit, alternatif var ki insanın kafası karışıyor.

Bir de buradan tecrübeli annelere, bebeğine yatak almaya karar vermiş anne adaylarına sorayım dedim.

Siz ne dersiniz?
Oyun parkı mı,
yoksa mobilya beşiklerden mi almalıyım.?

Bu konuda tecrübeleri olanlar fikirlerini paylaşırsa çok sevinirim.

18 Aralık 2010 Cumartesi

SEVİMLİ AYICIK

Geçtiğimiz hafta sonu iş yerinden arkadaşım Elife'nin yeni doğan bebeğini ziyarete gittik. Elife' yi burada daha önce yayınladığım keçe peçete yüzüklerinden hatırlayanlarınız olabilir. Ali Kağan ismini verdiği sevimli oğlunu kokladık, öptük. Minicik bir insanın varlığı hayata bu kadar anlam mı katar? Gerçekten çocuklar hayatı daha da güzel hale getiriyorlar. Bende şu anda bebek bekleyen bir anne adayı olarak oğlumu kucağıma alacağım günleri dört gözle bekliyorum.

Her neyse dönelim asıl konumuza. Bu küçük delikanlıya yani Ali Kağan'a arkadaş grubu olarak bir hediye almıştık. Ancak ben yine de kendi ellerimle yaptığım küçük bir hediye daha vermek istedim ona. Ne de olsa oğlumun oyun arkadaşı olacak:) Portekizli bir blog yazarının sayfasında görüp kendi bebişime de yaparım diyerek yapılacaklar listeme eklediğim kumaş bir ayıcık vardı. Projeyi görmek için bir tık lütfen... Güzel oyuncakların olduğu bu blogda bazı oyuncakların kalıbını bulmanız da mümkün.

Bu da benim söz konusu blogdan faydalanarak Ali Kağan için yaptığım ayıcık...

Dışarıda kar var. Ayıcık ve biz sıcacık evimizin penceresinden Ali Kağan'a gitmeden önce dışarıyı izledik:)



Burdan tekrar Ali Kağan'a hayırlı ve uzun ömürler diliyorum...

17 Aralık 2010 Cuma

737. VUSLAT GECESİ

Bugün 17 Aralık. Hz. Mevlana'nın ölümünün 737. yil dönümü. O, bu günü bir yas günü değil, bir düğün günü olarak görür. Çünkü ölüm onun için bir kavuşmadır.

Bu kavuşma, Konya'da çeşitli kurumların organize ettiği ve 10 gün süren törenlerle anılır. Benim 2005 yılında, 17 Aralıkta yapılan törene katılma şansım olmuştu. Konya Büyükşehir Belediyesi Şeb-i Arus dışında her cumartesi ücretsiz sema gösterisi organize ediyor. Ancak o gecenin manevi hazzı bir başka. İnsanın hayatında bir kere tanık olması gereken durumlardan bence. Şeb-i Arus döneminde olmasa bile diğer zamanlarda da vaktiniz varsa sema gösterisini izlemenizi tavsiye ederim.

Sema gösterileri hakkında bilgi edinmek isterseniz burayı ziyaret edebilirsiniz.



16 Aralık 2010 Perşembe

Sadece Oyuncak İstiyorum!!!




Atölye Kedi isimli blogcu arkadaşımız, öğretmenlik yaptığı Yıprak İlköğretim Okulu'ndaki minik anasınıfı öğrencileri için bir oyuncak toplama etkinliği başlatmış.

Etkinlik hakkında detaylı bilgi almak için Atölye Kedi'nin ve Yetenek-Sizin'in bloglarını ziyaret edebilirsiniz.


Etkinlik için yapmanız gereken, evinizde çocuklarınızın oynamadığı, sıkılıp bir köşeye attığı, kendi ellerinizle yaptığınız veya satın alacağınız her türlü oyuncağı Yıprak İlköğretim Okulu'nda okuyan miniklere ulaştırmak.

Eğer sizde küçük bir oyuncakla gözlerinin içi gülecek miniklere destek olmak isterseniz, temin ettiğiniz oyuncakları

Evren Yılmaz adına
Yıprak İlköğretim Okulu - Anasınıfı
Afyon/ Dinar

adresine gönderebilirsiniz.

15 Aralık 2010 Çarşamba

KONYA'DAN KAR MANZARASI


Hafta sonu yurt genelinde olduğu gibi Konya'da da kar vardı. Ben de kar yağdığında balkondan bir kaç kare fotoğraf çekmiştim. Fırsat bulunca eklemek istedim kar fotoğraflarını. İlk gün eklemek isterdim ama dedim ya bu aralar bloguma yazı yazma konusunda tembelim.


Evimizin önündeki caddeden bir görünüş...



Evimizin önündeki caddeden ikinci görünüş...(:



Bu fotoğrafta da site bahçesinde kardan adam hazırlığı yapan çocuklar olacaktı. Ama ben sahneyi yakalayana kadar iki tanesi önlerine kattıkları kocaman kar toplarını hızlı bir şekilde yuvarlayarak menzilimden çıktılar:)
Ancak fotoğraftan da görüldüğü üzere izleri taze:)

EMİR'İMİN BATTANİYESİ BİTTİ

Daha önce burada paylaşmış olduğum örgü bebek battaniyesini bitireli uzun zaman olmuştu. Ancak son zamanlarda üzerimdeki acayip tembellik yüzünden bir türlü bitmiş halini fotoğraflayamamıştım.
İşte biten battaniyemiz.

Oğlumuz (allah nasip ederse) şubat sonu mart başı gibi aramıza katılacağından sanıyorum bu örgü battaniyeye çok ihtiyacımız olacak. Şimdilik oyuncakları ısıtan battaniyemiz yakında oğlumu ısıtacak inşallah:)

30 Kasım 2010 Salı

GEÇ KALDIĞIM ETKİNLİK:(

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi Yeni Gelin tarafından organize edilen Kartpostal etkinliğine katılmıştım. Ancak bayramı ve bayram sonrası aldığım iznimi memleketim olan Burdur'da geçirdiğim için bana ulaşan kartpostalları zamanında blogumda yayınlayamadım. Bu yüzden bana kartpostal gönderen sibelin hobi dünyası isimli blog sahibi Sibel Hanımdan öncelikle özür dilemek istiyor ve el emeği kartpostalı için çooooooooook teşekkür ediyorum.





Eve gelince ilk işim posta kutusuna sarılmak oldu. Her ne kadar birinin bana kart göndereceğini bilsemde kutuda gördüğüm zarflar beni çok mutlu etti. Etkinlik sahibi Yeni Gelin de ayrı bir kart göndermiş. Kendisine hem etkinliği hem de gönderdiği kart için teşekkürler.

İşte bunlar da bana gelen kartpostal.




Sibel Hanım'a el emeği olan bu kartpostalı için tekrar teşekkür ediyorum:)

12 Kasım 2010 Cuma

İYİ BAYRAMLAR...


ŞİMDİDEN HERKESE İYİ BAYRAMLAR. UMUYARIM SEVDİKLERİNİZLE, SEVDİKLERİMİZLE DOLU DOLU BİR BAYRAM GEÇİRİRİZ.
BEN BAYRAM TATİLİNE ŞİMDİDEN ÇIKTIĞIM İÇİN ERKEN BİR BAYRAM KUTLAMASI OLDU. BAYRAM SONRASI DA 1 HAFTA İZİN KULLANACAĞIM İÇİN BU ARADA BLOGUMDAN UZAK KALACAĞIM. TATİL SIRASINDA GÜNCELLEME İMKANIM OLMAYABİLİR. ÇÜNKÜ MEMLEKETE GİDİYORUZZZZ....
YENİ GELİN'İN KARTPOSTAL ETKİNLİĞİNE KATILMIŞTIM. BANA KARTPOSTAL GÖNDERECEK ARKADAŞIMDAN ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLİYORUM. BAYRAM SÜRESİNCE EVDE OLAMAYACAĞIM İÇİN ANCAK BAYRAM DÖNÜŞÜ ELİME ULAŞIR SANIRIM KARTI. LÜTFEN KUSURA BAKMASIN.
TEKRAR HERKESE HAYIRLI VE GÜZEL BAYRAMLAR DİLİYORUM.

4 Kasım 2010 Perşembe

GÖRDÜK, BEĞENDİK, YAPTIK:)

İş yerinden bir arkadaşımla 10 Marifette turlarken (Adadenizi tarafından yapılmış) görüp beğendiğimiz bir kırlenti onun için yaptık. Lila ve krem renginde olan koltuklarına uyum sağlayacağını düşündüğümüz kumaşları seçtik. Kombin yapabilmek için bir düz bir de desenli kumaşları tercih ettik. Dak kumaş denilen kumaştan kırlentlerimizi diktik. İşte kırlentlerimiz...


Güle güle kullan Fatmacım;)

22 Ekim 2010 Cuma

KALPLERİ BAĞLAR, KARTPOSTALLAR:)



Bilişim teknolojisinin gelişmesiyle birlikte unutulup gitmeye yüz tutmuş olan önemli günlerde kartpostal yazma geleneğini Yeni Gelin isimli blog sahibi arkadaşımız güzel bir etkinlikle gündeme getirmiş.


Kurban Bayramı'na yaklaşıyor olmamız nedeniyle blog sahiplerinin kendi tasarladıkları kartpostallarıyla katılabileceği bu güzel etkinlik hakkında Yeni Gelin'in blogundan daha geniş bilgi edinebilirsiniz.



21 Ekim 2010 Perşembe

EVİM EVİM GÜZEL EVİM


İşte yine bir keçe çalışma ile buradayım. Daha önce yine internette görüp aklımda kalan bir anahtarlık çalışmasını hayata geçirdim. Şuan hangi sitede, nerede gördüğümü hatırlamıyorum malesef:( Çalışmanın asıl sahibi görürse kurusa bakmasın lütfen atıfta bulunamadığım için...





Cep telefonumun kılıfı olmadığı ve çantamda anahtarlarımla aynı gözde durduğu için ekranında baya çizikler oluştu. Ben de iş işten geçtikten sonra bu anahtarlığı yaptım. Bacasından çekine anahtarlar evin içene giriyorlar. Artık cep telefonuma daha fazla zarar veremeyecekler:)

6 Ekim 2010 Çarşamba

ÖRGÜ BATTANİYE ÖN İZLEME

İnsanın kendi çocuğu için bir şeyler yapması çok güzel bir duyguymuş. Ancak en zor tarafı, ne yapsam, ne renk olsa, hangi model daha iyi olur sorularına cevap vermek olsa gerek. Çünkü en iyisi olsun, en güzeli olsun istiyor insan. Eminim tüm anneler ve anne adayları da benim gibi düşünüyordur.

Ben de prensim için bir battaniye örmeye başladım. Bir önceki postumda da bahsetmiştim. İşte o battaniyeden ön izlemeler…

Eni yaklaşık 110 cm civarında.



Boyuna ise henüz karar vermedim. Standartları da bilmediğim için sanırım eninden bir 10 cm daha uzun yapacağım. Bu konuda fikri olanlar paylaşabilirler. Benim hesaplarıma göre yaparsam 9 yumak yeterli olacak.


Bunlar da benim, battaniye için ip alırken görüp aşık olduğum miniş Nakolar. Fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere normal boyutlarından oldukça küçükler. Ama çok sevimliler değil mi?


Renkli işlemeler yapmak istediğinizde büyük yumaklar almak yerine bu minişlerden alıp kullanıyorsunuz. Tabiî ki bu sevimli şeylere kıyabilirseniz :)

Bu arada oğlumuz bugün itibariyle 18. haftasını tamamladı. Artık onun hareketlerini hissedebiliyorum. Bazen çok belirgin bir şekilde, bazen de o muydu acaba diyerek sürekli hareketlerini takipteyim. Henüz babamızın bu güzel deneyimi yaşama şansı olmadı. Çünkü dışarıdan karnıma dokunulduğunda hissedilip hissedilmediğini bilemiyorum. Zaman çok çabuk geçiyor. Babasının da onu hissetmesi yakındır:)


Bir taraftan iş, bir taraftan hamilelik insan çabuk acıkıyor:) Biz de oğluşumuzla ne yapıyoruz, 1 bardak süt eşliğinde iki dilim kakaolu- çikolatalı kek ve biraz bademi mideye indiriyoruz. Aslında süt içmeyi hiç sevmem ama oğlumun hatırına çiğ tavuk bile yerim:P Kalsiyum ihtiyacımı daha çok peynir ve yoğurttan almayı tercih ediyorum. TRT’de yayınlanan bir programda uzman konuk (adını şimdi hatırlayamadığım, bir üniversitede öğretim üyesi) kalsiyumun daha çok sütün sert hallerinde bulunduğunu ifade etti. Bu ne demek oluyor? Süt ürünlerinde en çok kalsiyum en sert peynirde yer alıyormuş. Örneğin kaşar peyniri gibi. Daha sonra kalsiyum oranları, kıvam olarak sertten ve sıvıya doğru (beyaz peynir, süzme yoğurt, taze yoğurt, kefir, süt gibi…) giderek azalan bir tablo çiziyormuş. Bunu duyunca çok sevinmiştim. Peynirin her türlüsüne ve yoğurda bayılırım ama maalesef süt için aynı duyguyu paylaşamıyorum. Sadece oğlum için zaman zaman içmeye çalışıyorum. Umarım faydası oluyordur. Bademlerimiz de annemlerin bahçesinden. Geçen yaz kendi topladığımız bademlerden eve getirmiştim. Ancak apartman ortamı badem kırmak için uygun bir yer olmadığından uzun süre beklediler. Ramazan ayı içinde gittiğimiz iftar pikniğinde bademleri de yanımda götürerek sohbet eşliğinde kırarak ayıkladım. Şimdi de afiyetle yiyoruz.

Bu arada içimden geldi kek tarifini de vereyim:) Nasıl yaptığı mı merak edenler olur belki:)))

Kakaolu- Çikolatalı Kek için malzemelerimiz:
- 1 su bardağı süt
- 1 su bardağından 1-2 parmak eksik sıvı yağ
- 1 su bardağı toz şeker
- 3 adet yumurta
- 1 paket kabartma tozu
- 1 paket vanilya
- 2-3 yemek kaşığı kakao
- 1 paket çikolata (Ülkerin, Etinin tablet çikolatalarından. Ben Torku’nunkini kullandım)
- Aldığı kadar un

Yapılışı:

  • Öncelikle tüm malzemelerimizin oda sıcaklığında olmasına özen gösteriyoruz. Kek kalıbımızı margarinle yağlayıp üzerine un serperek unun kek kalıbına yapışmasını sağlıyoruz. Unun kek kalıbına yapışmayan fazla kısmını alıyoruz.


  • Tablet çikolatamızı parçalara ayırarak benmari usulü eritiyoruz.


  • Çırpma kabına yumurta ve şekerimizi koyuyoruz. Mikserimizin önce düşük devrinde 2-3 dakika çırpıyoruz. Mikserimizin devrini yükselterek şekerler eriyene ve yumurta ile kremamsı bir hal alana kadar çırpmaya devam ediyoruz.

  • Süt ve sıvı yağı ilave edip karışım homojen bir hale gelince kakaomuzu ekliyoruz. Ardından eriyen çikolatamızı da ekleyerek biraz daha çırpıyoruz.

  • Unumuzu eleğimizin içine alıyoruz. İlk aşamada 1-1,5 su bardağı kadar un kullanabiliriz. Üzerine kabartma tozu ve vanilyamızı döküp çırpma kabına eleyip karıştırıyoruz. Kıvamına göre ½- 1 bardak kadar daha unu eleyerek kek hamuruna ilave edebiliriz. Unun miktarı sıvılarımızı ölçtüğümüz bardağın ve yumurtalarımız boyutuna göre değişebilir. Hamurumuz koyu ve akışkan bir kıvamda olmalı.

  • Uygun kıvamı yakaladıktan sonra yağlanmış ve unlanmış kek kalıbımıza karışımı döküyoruz. Kalıbımızı önceden 200 derecede ısıttığımız fırınımızın orta katına yerleştiriyoruz. Adet olduğu üzere ilk 15 dakika kesinlikle fırınımızın kapağını açmıyoruz:) Bu sürede zaten kekimiz kabarıyor ve dış kısmı kabuk bağlamaya başlıyor. Ben kekin iyice kabarıp dış kısmı kabuk bağladıktan ve kuruduktan sonra fırının ısısını 180 dereceye düşürüyorum. Böylelikle kekin içinin çekmesini sağlamış oluyorum. Bir kürdan yardımı ile kekin içinin pişip pişmediğini kontrol edip, kürdan temiz çıkmışsa fırını kapatıyorum. Eğer kürdana kek bulaşmışsa fırının ısısını biraz daha düşürerek pişirmeye devam ediyorum.

    Sonraaaaa kekimizi afiyetle yiyoruz:)

5 Ekim 2010 Salı

ROTA VİRÜSÜ ve FİKRİ MÜHİM

Fikri Mühim sitesini hemen hemen tüm blog yazarı bilir. Ben de bir süre önce bu siteyle tanışarak üye olmuştum. Dahil olduğum ilk kampanya da benim için isabet olan bir kampanya oldu. Hem bebek bekliyor olmamam ve hem de etrafımda bebek bekleyen arkadaşlarımın varlığı doğal bir hedef kitle oluşturdu.
Gelen kampanya paketini önce kendim inceledim ve rota virüsü hakkında bilgi edindim. Aynı gün iş yerinde hamile olan bir arkadaşımla karşılaştım ve ilk bilgilendirme brifini ona verdim:) Ayrıca daha önce İyi Uykular Amine Zehra başlıklı yazımda bahsettiğim Amine Zehra’yı arkadaş topluluğumuzla ziyarete gittik. Ona götürdüğüm hediyesinin üzerine Rota Virüsü ile ilgili bilgilendirici yazıyı da koymayı ihmal etmedim. Daha sırada bilgilendirmeyi bekleyen anne adayları var. Anlayacağınız çok işim var çoooooook:) Bizler bilinçlenelim ki yeni nesiller sağlıklı yetişsin.

Rotavirüsten bahsetmek gerekirse;

  • Rotavirüs, küçük bebeklerde ağır ishale neden olan başlıca virüstür.

  • 5 yaşına kadar neredeyse tüm çocuklar rotavirüs ile enfekte olurlar.

  • Dirençli bir virüs olan rotavirüs günlerce objelerin üzerinde yaşayabilirler. Dolayısıyla çocuk kreşleri ve ev gibi mekanlarda hızla ve kolayca yayılır. Bununla birlikte, hijyen ve temizlik koşullarının iyi olmaması rotavirüse karşı koruma sağlamaz.

  • Hastalık kendini ateş, kusma ve şiddetli isalle gösterir.

  • Şiddetli ishal, kusma ve ateş sıvı kayıplarına yol açar hatta ölüme bile neden olabilir.

  • Bu nedenle rotavirüse bağlı hastalıklardan korunmanın en etkin yolu aşılamadır.


Siz de rotavirüs hakkında daha fazla bilgi edinmek için http://www.rotavirusu.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.



Not: Rotavirüsle ilgili bilgiler http://www.rotavirusu.com/ isimli internet sitesinden alınmıştır.

1 Ekim 2010 Cuma

BEBEK HAZIRLIKLARI-1

Daha öncede bahsettiğim üzere bebek bekliyorum. Artık oğlumuzu bekliyoruz desem daha doğru olacak:) Geçtiğimiz hafta itibariyle bebeğimizin erkek olacağı kesinleşti. Cinsiyetinden çok sağlıklı, vatanına- milletine hayrı dokunacak, ahlaklı bir evlat olması daha önemli bizim için.


Henüz cinsiyetini de yeni öğrendiğimizden bebeğimiz için herhangi bir hazırlık yapmamıştık. Artık cinsiyeti de belli olduğuna göre ufaktan da olsa işin bir ucundan başlamak gerek değil mi? Üstelik ilk 3 aydaki halsizlik, yorgunluk ve uykulu hallerim azalmış, kendimi daha zinde hissederken hazırlıkları hızlandırmak doğru olacak. Arkadaşlarım son 3 ay için de vücudum ağırlaşacağından fazla bir işle meşgül olamayacağımı söylüyorlar.







Ben de onların tavsiyesini dinleyerek işe koyulayım dedim. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz ipleri aldım ve bir bebek battaniyesi örmeye başladım. Nako'nun Saten serisinden petrol yeşili, turkuavz ve beyaz renklerini tercih ettim. Battaniyemizin modeli ise zig-zalı olacak. Daha önce 10 marifette görüp beğendiğim bir modeldi.




İnşallah bitince battaniyemiz buna benzeyecek. Modelini bakarak çözmeye çalıştım. Yan kenarları konusunda biraz sıkıntım var. Belki tamamı bitince kenarını tığlayarak toparlayabilirim diye düşünüyorum. Bakalım ne kadar sürede bitirebileceğim.


Not: Yakında battaniyem için küçük bir ön izleme de yayınlayacağım.

MAVİ BONCUK


Şimdiye kadar takı tasarımıyla hiç uğraşmışlığım olmadı. Bir gün takı malzemeleri satan bir dükkana girip renkli renkli incik boncukları görünce kanım kaynadı:) Uzun uzun boncukları inceledim. Ne yapabileceğim konusunda çok da fikrim yoktu. Bu nedenle basit bir şeylerle işe başlamak gerektiğini düşündüm. Önce iri pembe incilerden bir küpe yaptım. İncilere sadece küpe aparatı takarak ilk el yapımı takımı yapmış oldum.
Baktım zevkli bir iş. Hemen halkaları geçiriyorsun bitiyor. Hadi bir de anahtarlık yapayım dedim. İşte bu da küpelerden sonra yaptığım mavi boncuklu anahtarlığım.



Mavi boncuklar cam ve içinde renkli çiçek desenleri var. Uzun şeffaf olanlar plastik. İnciler ve en ucuna da pembe renkli su damlası şeklinde cam bir boncuk. Su damlası boncuklardan küpe yapmak için de almıştım. Ancak küpe aparatlarını takarken cam boncukları parçalamayı başardım. Ne kadar kuvvetli tuttuysam :) Ama yapabilseydim çok güzel olacaktı:( Neyse ilk başlayanlar için sanıyorum olası kazalar bunlar. Zamanla daha iyi olacağını umuyorum…

29 Eylül 2010 Çarşamba

BLOGLAR YARIŞIYOR



Bugün bloglar arası dolanırken sibel'in hobi dünyasında blogların katıldığı ve oylama sonucu en iyi blogların seçileceği bir yarışmadan bahsettiğini gördüm. İlgimi çekti ve ben de katılmak istedim. İlk defa böyle bir etkinliğe katılıyorum. Amaç sadece eğlence... Katılmak isteyen blog sahipleri acele etsin. Çünkü son katılım 30 Eylül. Herkese şimdiden iyi eğlenceler...

17 Eylül 2010 Cuma

İYİ UYKULAR AMİNE ZEHRA:)





İş yerinden arkadaşım Vesile'nin temmuz ayı içinde Amine Zehra isminde minik bir bebeği oldu. Ben de güzel Amine'ye kendi el emeğim olan bir hediye vermek istedim. Dikişe de yeni başladığım ve çok tecrübeli olmadığım için (bunu dikişle ilgili her yazımda yazıyorum galiba(: ) bir pike takımı yapmaya karar verdim. Önce kafamda taslak oluşturup malzemeleri seçtim. Nedense benim pitikare kumaşlar çok hoşuma gidiyor. Daha önce kutu değerlendirme için kullandığım yeşil pitikare kumaşın bu kez pembe, lila ve sarı renklerini, birde metrelik satılan pike kumaşından aldım. Bilemiyorum bebek pikeleri için standart bir ölçü var mıdır? Ancak ben göz kararı kendi belirlediğim ölçülere göre pikesini ve çarşafını diktim. Yastık kılıfı konusunda emin olamadığım için pikeyi verirken Vesile'den Amine Zehra'nın yastığının ölçülerini aldım. Yastığı da bu ölçelere göre sonradan tamamlayarak verdim.


İşte Amine Zehra için hazırladığım pike...


Yastık ve çarşafın fotoğraflarını çekmek aklıma gelmedi. Yastığı lila, çarşafı ise pembe pitikare kumaştan yapmıştım.








Pikenin üzerine kumaşlardan kestiğim aydede ve yıldızları makinede aplike ederek diktim. Yıldızların gözlerini ve ağızlarını renkli ipliklerle işleyip, ağız kenarına minik yuvarlak pembe bir keçe diktim. Aydedenin de kirpikleri ve pembe yanağını keçeden yaptım. Amine Zehra uyurken üzerini yıldızlar ve ay örtün istedim:)





















Umarım Amine Zehra bu pike takımında mışıl mışıl uyurken, tatlı tatlı rüyalar görerek büyür.
Dünyaya Hoşgeldin Amine Zehra...

14 Eylül 2010 Salı

YENİDEN MERHABA...

Bloguma yazmayalı epeyce bir zaman oldu. Ama emin olun bu ihmalimin geçerli ve minik bir mazereti var:)

Haziran ayının sonunda iki kişilik ailemize yeni bir bireyin daha katılacağını öğrendik. O zamandan bu zamana vakit öyle hızlı akıp geçtiki, aradan 3 ayın geçmiş olduğunu yeni fark ettim.

Hayatımın odak noktası birden farklı bir merkeze kaydı. Her ne kadar biz onu bekliyor olsak da onun varlığını öğrenmek küçük ailemizde yeni bir heyecanın başlangıcı oldu. Artık onun aramıza katılacağı günü dört gözle bekliyoruz.


İlk göz ağrımız Allah nasip eder, bir aksilik çıkmazsa 2010 şubat sonu- mart başı gibi aramızda olacak. Şimdilik 4. ayımızdayız. Her ikimizde hızlı bir şekilde büyüyoruz:) Şimdiden 3 kilo aldık. Bakalım onu kucağımıza alana kadar ne kadar tombiş bir anne olacağım:))

Doktor kontrollerini sabırsızlıkla bekliyorum. Onu ultrasonda görmek beni acayip heyecanlandırıyor. Her gidişimde onun biraz daha büyüyüp geliştiğini, hareketlerinin arttığını ve sağlıklı olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor. Henüz onu hissetmekle hissetmemek arasında gidip geliyorum. Bebeği olan arkadaşlarım ve doktorlar 20. haftada ancak hareketlerini hissedebileceğimi söylüyorlar. Ama bazen karnımda beklenmedik anda gelen bir harekete acaba mı? demeden edemiyorum. Kesin bir şekilde hareketlerini hissetmeme az kaldı bebeğim:)

Bir taraftan bir sürü endişeyi aynı anda yaşıyorum.

Doğuma kadar herşey yolunda gidecek mi?


Doğum nasıl olacak?


Minicik bir bebeğe bakabilecek miyim?


İşe dönüş nasıl olacak, onu kimlere emanet edeceğim?


Ben yanında değilken iyi olacak mı?


İyi bir anne olabilecek miyim?


Onun kişiliğinin oluşmasında iyi bir rol üstlenebilecek miyim?


Geleceği, eğitimi, sosyal hayatı ve sayamadığım bir sürü endişe konusu şimdiden beni tedirgin ediyor. Acaba benim dışımdaki hamileler de böyle endişeler yaşıyorlar mı yoksa ben çok mu hüsnü kuruntuluyum bilemiyorum.

Umuyorum, sağlığımız yerinde olduğu sürece bebeğimle birlikte, onun için yapacağım şeyler ve hamilelik sürecim hakkında blogumuza daha fazla vakit ayırabiliriz. Ayrıca tüm annelerin de tecrübelerine ihtiyacım olacak. Benimle deneyimlerinizi paylaşmanızı istesem çok şey mi istemiş olurum:(


En kısa zamanda görüşmek üzere sevgiyle kalın...

8 Haziran 2010 Salı

KEÇE ÇALIŞMALARA DEVAM...



Yine mi keçe diyenler olabilir. Ama ne yapayım seviyorum keçelerle çalışmayı:) (Bu sıralar aklımın bir köşesinde fimolarla birşeyler yapma isteği var. Ancak fimo hamuru alana kadar keçelerle oyalanıyorum)
Bu kez bir arkadaşım için keçeden peçete yüzüğü yaptım.


Hafta sonu iş yerinden bir grup arkadaş bir araya gelerek hoşça vakit geçirdik. Peçete yüzüklerini, evine davetli olduğumuz arkadaşım Elife için yaptım. Beyaz keçeden halkalarını oluşturdum. Cıvıl cıvıl bir şeyler olsun istediğim için yine keçelerden renkli çiçekler kestim. Çiçeklerin ortasına, üzerini siyah boncuklarla işlediğim sarı yuvarlak keçeleri silikonla yapıştırdım. Oluşturduğum halka ve çiçekleri birbirine yapıştırarak peçete yüzüklerini tamamladım. Hepsi bu kadar.
Hediye paketini de daha önce bir kenara ayırdığım küçük karton kutuyu yapışkanlı kağıt ile kaplayarak yaptım.

Üzerine eklediğim kurdela ve düğme ile kutunun kapanmasını sağladım.

Umarım Elife de peçete yüzüklerini beğenmiştir:)...