18 Nisan 2012 Çarşamba

KUMAŞ ÇEKİLİŞİNE DAVETLİSİNİZ

Sizin de benim gibi dikişe ve kumaşlara merakınız varsa bu çekilişi kaçırmamanızı tavsiye ederim.
Detaylar için tık tık

2 Mart 2012 Cuma

SEK SÜTLÜ TATLI:)


Bizim evde sütlü tatlılar, tatlı tercihlerinin her zaman ilk sırasındadır. Haftada en az bir kaç kez yapılır ve afiyetle yenir. 
Bu haftaki sütlü tatlımızı SEK'in yeni tanıştığım Günlük Sütü ile yaptım. Gayet de güzel oldu. Uzun süren raf ömürleriyle pastörize sütlerin sıkça tartışma konusu yapıldığı son günlerde SEK, günlük süt ayrıcalığını evlerimize kadar sundu. Bunun için önce SEK'e teşekkür ediyor ve tatlımızın evin iki erkeğinden de geçer not aldığını söyleyerek tarifimize geçiyorum. Yapımı pratik ve malzemeleri oldukça kolay bulunabilecek tarifimiz şöyle. 

SEK Sütlü Tatlı Tarifi
Malzemeler
* 1 lt. SEK Günlük Süt
* Yarım su bardağı un 
* 1 su bardağı şeker
* 1 Paket kakaolu petibör bisküvi
* 1 çay kaşığı tarçın 
* Arzuya göre 1 paket vanilya


Yapılışı
İlk önce kakaolu bisküviler tarçınla birlikte rondodan geçirilerek un haline getirilip bir kenara alınır. Un ve şeker bir tencerede sütün içine konarak karıştırılır. Ocağın üstüne alınır. Topaklanmaması ve dibini tutmaması için kıvam alana kadar sürekli karıştırılır. Kaynamaya başlayınca 2-3 dakika daha ocakta tutulur. Ocaktan alınıp arzu eden olursa bu aşamada vanilyasını ilave edebilir. Karıştırılarak tatlının bir miktar soğuması sağlanır. Un haline gelen kakaolu bisküvinin yarısı tepsinin altına serilir. Sütlü tatlı yavaşça gezdirilerek tepsiye dökülür. Kakaolu bisküvinin diğer yarısı da tatlının üzerine eşit şekilde yayılır. Tatlımız dolapta 3-4 saat dinlendirildikten sonra dilimlenerek servis edilir. AFİYET OLSUN:)


23 Şubat 2012 Perşembe

İLK DOĞUM GÜNÜ VE DİŞ BUĞDAYI

Buradaki postumda da bahsettiğim gibi Mehmet Emir'in hem ilk doğum gününü hem de diş buğdayını bir arada kutladık. Malum bizim oğlanın dişleri ancak 11. ayında çıkabildi. Hal böyle olunca her iki organizasyonu bir arada yapmak benim de işime geldi:)
Aslında doğum günü için belli bir tema seçip hazırlıkları onun üzerinde yapmayı düşünmüştüm. Ancak teknik nedenler yüzünden bunu gerçekleştiremedim. Bu düşüncemi bir daha ki doğum gününde uygulayacağım inşallah. 
                                        
Doğum günü ve diş buğdayı ile ilgili detaylara geçecek olursak, öncelikle süslemelerden bahsetmek istiyorum. Salonumuzu süslemek için kağıt ponponlar, İyi ki doğdun Emir yazılı duvar yazımız ve şişirip ortaya bıraktığımız balonlarımız vardı. Kağıt ponponları kendim yaptım. Tabi ki bunları Hayatımdaki D'ler isimli blogta görüp-beğenmiştim. Sağ olsun kendileri de nasıl yapılacağı ile ilgili güzel bir yazı hazırlamış. Lakin Konya'da tissue paper ya da pelur kağıdı bulmak beni o kadar zorladı ki anlatamam. Taki doğum gününden bir gün önce kuzenimin de adres gösterdiği (kendisi iç mimar ve maket malzemeleri satan kırtasiyeleri iyi bilir:)) bir kırtasiyeden bulabildim. Gece geç saatlere kadar bu kağıt ponponları yapmakla uğraştım. İlk denemem hüsranla sonuçlandı. Çünkü tarif verilen blogu açmadan aklımda kaldığı kadarıyla yapmaya çalıştım. Bilgisayarı açıp vakit kaybetmek istemedim. Eeee sonuç da ne yazık ki başarılı olmadı. Hemen bilgisayar açıldı, anlatılan şekilde ponponlar hazırlandı ve ta taaaa sonuç harika:)). Ziyan ettiğim ilk ponponu saymazsak 10 adet ponpon yaptım. Ben pelur kağıtlarını 200 adetlik bir top şeklinde aldım ve boyutları da A4 formatındaydı. Bu benim işimi oldukça kolaylaştırdı.
Küçültmek için katlama kesme işi ile hiç uğraşmadan direk yapım aşamalarına geçtim. Yelpaze şeklinde katladım, ortadan iple bağladım, uçlarını yuvarlattım ve kat kat açarak ponponları elde ettim. Son olarak tavana bantla tutturdum. 
Diğer süslememiz de duvar yazımızdı. Nette yaptığınız araştırmalarda banner olarak karşınıza çıkabilir. Önce İyi ki Doğdun Emir yazısını bilgisayardan çıktı aldım. Harfleri tek tek kestim. Renkli kartonlardan kestiğim yuvarlakların içine yapıştırdım. Üst kısımlarından açtığım deliklerden kurdele geçirerek bir araya getirdim. Duvarımıza bantlayarak yapıştırdım. 
 . 
Doğum günümüz ve diş buğdayımız için yaptığımız bir diğer hazırlık da misafirlerimize günün anısına vermek üzere tasarladığım magnetlerdi. Keçeden yaptığım magnetleri mavi ve beyaz gramafon kağıtları ile paketledim. Magnetimizin üzerine nazar boncuğu, oğlumun yaşı ve ismini yerleştirdim. Doğum günümüze gelenler magneti gördükçe oğlumu hatırlasınlar istedim. Ancak şöyle bir aksilik oldu:) Bunları misafirlerimize gitmeden önce dağıtacaktım ki unutmuşum. Misafirler gittikten sonra aklıma geldi. Ama sonra tek tek ellerine ulaştırıldılar merak etmeyin.  


Günümüzün menüsü ise şöyleydi
*Diş buğdayı
*Doğum günü pastası
*Mercimek köftesi
*Kıymalı-patatesli börek
*Havuçlu toplar
*Tarçınlı kurabiye
Menüdekilerin hepsi bilindik şeyler ama ben yine de diş buğdayı ve kurabiyelerden bahsetmek istiyorum. Daha önce hiç diş buğdayı pişirmediğim için günler öncesinden beni bir telaş aldı. Telefonla kaç kez anneme sordum nasıl yapacağımı, komşularıma sordum derken organizasyon günü o da komşu ve akraba desteğiyle soframızdaki yerini aldı çok şükür. Marketlerde bulunun buğdaydan diş buğdayı yapılmıyor malesef. Onunla ancak aşure ya da keşkek yapabilirsiniz. Onun için dövülmemiş ya da işlenmemiş ham buğday gerekiyor.    Buğdayımızı da anneciğim koymuştu en son memlekete gidişimizde, nasıl olsa Emir'e diş buğdayı yaparsınız diye. Tarif isterseniz ölçüyle bir tarif veremem ama kabaca şöyle özetleyebilirim yapılışını:
Malzemelerimiz
Buğday
Nohut
su
1 tatlı kaşığı şeker
Yapılışı
Buğday ve nohut ayıklanarak, ayrı ayrı geceden ıslatılırlar. Sabaha kadar şişen buğday ve nohut aynı tencere içinde harmanlanarak üzerine 3-4 parmak geçecek şekilde su ilave edilir. 1 tatlı kaşığı şeker üzerine serpilir. Biz buğday ve nohut miktarı çok olduğu için düdüklü tencere kullanmadık. Büyükçe bir tencereye koyarak orta ateşte buğday ve nohut yumuşayana kadar pişirdik. Tabi pişerken su miktarını sürekli kontrol ettik. Bazıları sulu sever diş buğdayını bazıları ise susuz. Ona göre su miktarını ayarlayabilirsiniz. Eğer suyunu çok çektiyse üzerine kaynatılmış su ilave edebilirsiniz. Her yörede farklı şekilde tüketilen diş buğdayına biz haşhaş ve fıstık ilave ederek yedik. Bazıları pul biber, bazıları şekerleme vs. ekleyerek de tüketebiliyor. Orası sizin arzunuza kalmış. Afiyet olsun:)
Menünün en eğlenceli yiyeceği tabi ki kurabiyelerdi. Tarifini Hünerli Bayanlar'dan aldım. Amacım pişince şeklini kaybetmeyecek kurabiyeler yapmaktı. Bu blogtaki tarif bu konuda çok başarılı bence. Blog yazarı Müge hanıma paylaşımları için teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Kurabiyeleri diş şeklinde yapmak için kolları sıvadım. Tabi önce bir kalıba ihtiyacım vardı. Ben bunu kendim yapabilirim diyerek kartondan bir parmak kalınlığında uzunca bir şerit kestim. İki ucunu birbirine bantladım. Üzerini streç film ile bir güzel kapladım. Orasını yamultarak, burasını kıvırarak diş şekli vermeye çalıştım. Tabi ki çok pratik olmamakla birlikte işimi gördü. Sonuçta aşağıda gördüğünüz kurabiyeler ortaya çıktı.   

Kurabiyelerin üzerine Dr. Oetker'in süsleme glazürü ile süsledik. Süsleme glazürünü bulmak da oldukça maceralı oldu. Ben kendi alışverişimizde gittiğimiz markette bulamadım. Sonradan da unutmuşum. Bir gün öncesi yine dışarı çıktık alış-veriş için. Evden çıkarken aklımdaydı. Ama bir yere not etmeyince yine unutuldu. Doğum gününün olduğu gün pelur kağıdını bulmama vesile olan kuzenimi aradım. Sağ olsunlar diğer kuzenimle birlikte kaç market dolaştılarsa bulup getirdiler. Organizasyona saatler kala üçümüzün ama çoğunluğu Tuğba ve Aşye'nin emekleri olan bu kurabiyeler ortaya çıktı. Üzerindeki espirili çizimleriyle misafirlerimizin beğenisini topladılar. 
     
Eveeet sıra geldi diş buğdayının olmazsa olmaz seramonisine. Meslek Seçimi.
Adet olduğu üzere biz de Emir'e ilerde ne olacağı, ne işle meşgul olacağına ilişkin ip uçları yakalamak üzere seccadenin üzerine:
* Malum çağımız bilişim çağı, iletişim uzmanı ve bilgisayar mühendisini temsil etmek üzere, telefon ve mause, 
* Artık terzi demiyoruz ona moda tasarımcısını temsil etmek üzere makas:), 
* Sarraflığı temsilen altın bir bilezik, 
* Artık ilahiyatçı mı diyelim, imam mı diyelim bilemiyorum bunları temsilen bir tesbih, 
* Son dönemlerde aşçılık da popüler meslekler arasına girdi. Onu temsilen bir kaşık, 
* Yazarlığı temsilen bir kalem,u
* Öğretmenliği temsilen bir kitap, 
* Eczacılık ve doktorluğu temsilen bir ilaç, 
koyduk. Bilin bakalım Emir Bey ilk önce hangisini seçti. Eveeet söylüyorum TELEFONU seçti. Tabi bu duruma herkes itiraz etti. Telefonu elinden aldık  sonra Mause'a yapıştı. Yine salondan itirazlar yükseldi. Bu kez onu da aldık elinden ve ilaca yapıştı benim miniğim:) Sonunda herkesi memnun eden bir seçim yaptı ve alkışı aldı. Tabi bunlar işin şakası, eğlenceli tarafı. Benim dileğim Emir'in ilerde yaparken mutlu olacağı, çevresindeki insanlara faydalı olacağı, kazancıyla kimseye muhtaç olmayacağı bir iş sahibi olmasıdır. Bir anne olarak onun mutluluğundan ve sağlığından başka bir şey istemem.    
Emir'in ilk doğum günü böyle geçti. Yedik, içtik, güldük, eğlendik, oynadık. Kısacası güzel bir gün geçirdik. Bizim akıllarımızda güzel bir anı olarak kalacak. Oğlum henüz olanları hafızasına kaydedemese de annesi onun için bu güzel günü kayıt altına aldı. İlerde inşallah tebessüm ederek okur. 

22 Şubat 2012 Çarşamba

BAL KÖPÜĞÜNDEN BALLI HEDİYE

Bal köpüğü bu kimin olsun diye sormuş. Eğer benim olsun diyorsanız tık tık

20 Şubat 2012 Pazartesi

MEHMET EMİR 1 YAŞINDA

Zaman bazen öyle hızlı akıp geçiyor ki geride bıraktıklarınızın farkına bile varamıyorsunuz. Oğlumun kollarımın arasında kaybolan minicik bedeni, meme emmek için bile zor açılan minnacık ağzı, avuçlarımın arasında kaybolan pamuk elleri, lokum ayakları- topukları, ilk gülüşü, emeklemesi, ilk dişi, küçük oyunlar yapmaya başlaması....
Bazen de zaman sanki akreple yelkovan oldukları yere çivilenmişcesine geçmek bilmiyor. Sarılıktan hastaneye yattığımız günün gecesi, ilk gaz sancılarıyla tanıştığımız ve 3 gün süren ağlama nöbetleri, ilk dişi çıkana kadar yaşadığımız huzursuzlukları, ateşi, hele burnu tıkandığında açılması için elimizden gelen her şeyi yapmamıza rağmen beklemenin verdiği zorluklar.... İşte öyle de olsa böyle de olsa zaman geçti ve benim minik kuzum dünyaya geleli 1 yıl oldu bile. Hatta şu an itibariyle 1 yıl 2 gün 5 saat 42 dakika olmuş:) Şimdi o sıcacık yatağında mışıl mışıl uyurken yazıyorum bu postu. O uyanıkken bilgisayar başına oturmamın imkanı yok. Çünkü paylaşamıyoruz bilgisayarı, mause ve klavyeyi. 
Her neyse tembel bir blog yazarı ama istikrarlı bir blog takipçisi olarak oğlumun ilk doğum gününü tarihe not düşmek istedim. Hem doğum günü hem de diş buğdayını birlikte yaptık oğlumun. İnşallah benim tembelliğim galip gelmezse doğum gününü ve diş buğdayını detayları ile ayrı bir postta yazmak istiyorum.
Burdan canım yavruma bir not bırakmak istiyorum:
Canım oğlum, Mehmet Emir'im, 
Sen doğalı 1 yıl oldu. 
Senin dünyaya gelişinle, bir çok şeyi ilk kez yaşamanın verdiği heyecanla ben de seninle yeniden doğdum sanki. Anne olmak başka bir şeymiş. Sen ilk doğduğunda tam olarak anlayamadığım bu duygu zamanla artarak farklı bir boyuta ulaştı. Senin saçının teli zarar gördüğünde benim içim yandı. Senin mutlu olup sevindiğinde dünyalar benim oldu. Sen hastalandığında ben öldüm. Sen ağladığında daha çok ağladım, güldüğünde daha çok güldüm. İşte seninle olan ilk yılımız böyle geçti. Bilemiyorum acaba senin için, senin annen olarak yapmam gereken her şeyi en iyi şekilde yapabiliyor muyum. Ama şunu iyi biliyorum ki seni herkesten ve her şeyden çok ama çok seviyorum. Bugün bunları idrak edecek konumda değilsin. Ama o yaşa geldiğinde umuyorum ki beni çok iyi anlayacaksın. 
İyi ki doğdun tatlı yavrum. Varlığının bana daha çok güç vermesi, yeni yaşının sana sağlık, mutluluk getirmesi  dileğiyle doğum günün kutlu olsun bitanem.     
Mehmet Emir ile ilgili küçük notlar:
- ilk kez bilinçli bir şekilde 42 günlükken gülümsedi
- 5,5 aylıkken yuvarlanmaya başladı. Hatta yataktan düşerek bunu kanıtladı. 
- 7 aylıkken oturmaya başladı. 
- 8 aylıkken emeklemeyi öğrendi. 
- 8,5 - 9 aylıkken kanepenin kenarından tutunup ayağa kalkmaya başladı. 
- 11 aylıkken ilk dişi çıktı. 

11 Ocak 2012 Çarşamba

Fotografium profesyonel fotoğraf makinesi hediye ediyor!

Fotografium Canon 600D profesyonel fotoğraf makinesi hediye ediyor! Yarışmaya katılarakCanon 600D KitManfrotto 055XProb tripod ve Kata123Go-30 fotoğraf çantası kazanma şansı yakalayın! http://blog.fotografium.com/fotografium-canon-600d-hediye-ediyor/ sayfasını ziyaret ederek yarışma hakkında diğer bilgilere ulaşabilirsiniz.