
Mini mini bir kuş donmuştu
Pencereme konmuştu
Aldım onu içeriye
Cik cik cik cik ötsün diye
Pır pır ederken canlandı
Ellerim bak boş kaldı...
Çoğumuz bu çocuk şarkısını biliriz. Hatta çocukken öğrendiğimiz ilk şarkıdır. Yukarıdaki kuşlar da benim pencereme değil de kapıma konan minik kuşlar:)
Mart ayı içinde babamın bir operasyon geçirmesi üzerine memlekete gitmiştik. Annemlerin oturduğu evin çok geniş bir bahçesi var. Bahçe, çeşit çeşit meyve ağaçları ile dolu. Gittiğimiz sırada bahçenin bir kenarında asmanın budanmış dallarını görünce hemen başına geçtim. Bir taraftan ablamlarla sohbet ederken, bir taraftan da asma dallarını bükerek bir çelenk yaptım. Ne zamandır bir kenarda süslenip asılmayı bekliyordu.
10 Marifet'te de YellowAlien'in bir yazısında bu şekilde kuru dallara keçe çiçeklerin takılarak kapı çelengi yapıldığını gördüm. Keçe ve kuru dallar iyi fikirdi. Ben de hemen yeni keçeler aldım. (Daha önce burada aldığım keçeler hakkında bir yazı yazmıştım) Biraz 10 Marifet, biraz Sesiber esintisi derken (kendisini tasarımları konusunda çok başarılı buluyorum, blogundan söyleme fırsatı bulamadım, buradan ilan ediyorum(: ), sonuçta aşağıdaki kapı çelengi ortaya çıktı.

Gaga gagaya vermiş cıvıldaşan iki muhabbet kuşu (eşim ve ben(: ), Sesiber'in daha önce yapımını paylaştığı keçe çiçekler, yapraklar, kendi uydurduğum mor çiçekler ve bir parça yeşil kurdela...
Çelengimizi herkes gibi kapımızın dışına değil de içine taktık. Evden çıkarken bizi güle güle uğurlasın diye:)